top of page

DÂHİLERİN ARKASINDAKİ İTİCİ GÜÇ

Dahi dediğimiz kişiler bilimsel olarak IQ seviyesi üstün zeka puan aralığının üzerinde olan kişilerdir. Tarihte bir çok dâhinin adı zekası ile değil, başardığı işle anılmıştır.

Peki başarılı olabilmek için zeka seviyesinin dahi derecesinde yüksek olması yeterli midir? Bu sorunun cevabı aslında içindedir. Dahilerin nüfus dağılımı içerisindeki oranı yaklaşık olarak %2.2’dir.* Bu da her bin kişiden iki kişi ye karşılık gelmektedir.

Bu rakamı ülkemiz temelinde değerlendirdiğimizde, yaklaşık 80 milyon nüfusumuz olduğunu varsayarsak 1 milyonun üzerinde dâhimiz olması gerekirdi. Peki bu rakam yanlış mı? Zeka dağılım skalasına baktığımızda, verilerin doğru olduğu gözüküyor. O halde yanlış giden şey nedir? Bu dahi insanlar nerede? Acaba ülkemizin başında, mecliste ya da kilit görevlerde bizi mi yönetiyorlar? Cevabınızı duyar gibiyim! Bu dahi seviyesinde ki insanlar, toplumun içerisinde günlük sıradan rutin hayatlarına devam ediyorlar. Aralarından çok azı yaptığı işte başarılı olmuş ve ismini duyurabilmiş durumda.

Herkesin dahiliğini kabul ettiği kişilerin hayatlarına bakalım. Değişken olan faktör ne? Aynı zamanda bu faktör diğer başarılı olmuş dâhide görülen bir özellik olsun.

Albert Einstein; Yahudi kökenli bir Alman Vatandaşı, daha sonraları savaş ve şartlardan dolayı ülke değiştirmek zorunda kalmış ve en sonunda Amerikan vatandaşlığına geçmiştir. Yaşadığı zorlu bir süreç var hayatında. Peki hayatının ilk yıllarında da bu zorluklar var mıydı? Eintein’in babası Hermann Küçük bir elektro-kimya fabrikasının sahibi, annesi Pauline, klasik müziğe meraklı, güzel sanatlara ilgili, eğitimli bir ev hanımı. İkisi de kültürlü ve bilgili insanlar. Einstein geç konuşan bir çocuk, bu noktada özel dersler alıyor, bunun haricinde sanat alanında keman dersleri alıyor. Okulunda başarılı ve eğitim hayatına yön verebiliyor ve aile tarafından destekleniyor.

Elon Musk; Günümüzün dahi çocuğu olarak tanımlanan, Tesla Şirketinin kurucusu, Ülkelerle anlaşma yapabilen uzaya araba göndermiş bir deha. Annesi Kanada asıllı bir model Maye Musk. Babası Errol Musk Güney Afrikalı bir elektromekanik mühendisi, pilot ve denizci. Elon Musk zeki bir çocuk ve 12 yaşında bir oyun programı satarak ilk parasını kazanıyor. 17 yaşındayken askere gitmemek için Kanada’ya taşınıyorlar Sonrasında hayaller ülkesi dediği Amerika’ya taşınıyorlar. Kanada da aldığı eğitimlerin üzerine Amerika’da devamını getiriyor.


Buraya kadar her şey normal. Her iki dahi için de hayatlarında ki kesişen ve ortak noktalar ne olabilir?

Öncelikle her iki dâhinin de entelektüel düzeyde sayılabilecek bir aile yapısı var. Ayrıca ekonomik şartları iyi ve çocuklarını eğitim noktasında en iyi şekilde desteklemişler, çocuklarının tercihlerine saygı gösterip arkasında durmuşlar, yaşadıkları yeri değiştirmek de buna dahil.

Dâhileri harekete geçiren ilk hareket ettirici gücü oluşturmuşlar. Bu şuna benziyor, uzay mekiğini uzaya gönderirken yolda ayrılan ana yakıt tankları vazifesi görmüşler. Sonrasında zaten dâhiler kritik eşik aşıldığında kendi kapasitelerini ortaya koyarak yola devam etmişler.


Gelelim ülkemizde ki duruma, kritik eşiği aşmalarını sağlayan ana itici gücün olmayışı veya bu gücün zayıflığı, bizdeki dahi kapasitesindeki bireylerin toplum içerisinde sıradanlaşmasına ve eriyip gitmesine neden olabilmektedir.


Burada ailenin önemi vurgulamayı unutmamak gerekir. *Not: %2.2 oranı Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği-IV Türkiye standardizasyon çalışmasında "Çok Üstün" kategorisinin yüzdelik oranı ele alınmıştır.

Tufan ERBAY

Psikolojik Danışman

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page